BİNGÖL ADAKLI İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Mart Ayı Değeri ´Tutumlu Olmak ve İsraftan Kaçınmak´

Mart Ayı Değeri ´Tutumlu Olmak ve İsraftan Kaçınmak´

TUTUMLU OLMAK


Tutum, parayı, malı ve zamanı yerine göre en iyi şekilde kullanmaktır. Cimrilikle tutumluluğu birbirine karıştırmamak gerekir. Tutumlu insan, hayati ve zorunlu olan ihtiyaçları için para harcamaktan çekinmez. Cimri ya da pinti kişiler, yaşaması ve sağlığı için gerekli olan şeylere bile para harcamaktan korkar.
Hastalandığı zaman bile doktora gitmez ve ilaca para vermez. Para kazanmak, kazandığı parayı da biriktirmek için gece gündüz çalışır. Bu gibi kimseler varlık içinde yoksul yaşarlar. Bunların kendilerine hayrı olmadığı gibi, başkalarına da hiç hayrı olmaz.
Kazancının hepsini harcamayarak, bir kısmını biriktiren, eşyasını iyi kullanan, zamanını değerlendiren ve sağlığını koruyan insanlara “tutumlu insan” denir. Tutumlu insanlar kimseye muhtaç olmazlar. Hem kendilerine hem de ailelerine, vatan ve millete faydalı olurlar.

 

 

 

TUTUMLU OLMANIN ÇEŞİTLERİ

 

Tutumun çeşitlerini dört ana bölümde toplayabiliriz:

 

1- Parada Tutumlu Olmak: Elimize geçen paranın bir kısmını geleceğimiz için bankada hesap açarak biriktirmekle olur.

 

2- Malda Tutumlu Olmak: Bize kalan malları har vurup harman savurarak bitirmemek; giydiğimiz, kullandığımız eşyaları temiz olarak ve iyi korumakla olur. Yediği yemeğin yarısını tabakta bırakan, elbiselerini kirleten, ayakkabılarını boyamayan, okul sıralarını çizen, yazı yazan, tebeşirleri boşa harcayan, muslukları, elektrikleri açık bırakanlar tutumlu değildirler.

 

İnsanlar malda tutumlu olmaya küçük yaşta alıştırılmalıdırlar. Bu bir eğitim işidir. Aile ve okul, çocuğa bu eğitimi kazandırmalıdır. Aksi halde yarın büyüdükleri zaman hiç bir şeyin kıymetini bilmez; mal ve eşya sahibi olmazlar.

 

3- Zamanda Tutumlu Olmak: Zamanı iyi değerlendirmek, tembellik etmemekle olur. Zamanı iyi değerlendirip boşa zaman harcamayan insanlar, rahat ve huzurlu bir hayat yaşarlar. Atalarımız “Vakit nakittir” “Zaman parayı, para da malı kazanır” demişler.

 

4- Sağlıkta Tutumlu OlmakSağlığımızı tehdit eden şeylerden uzak durmak, vücudu yıpratmamak, hastalıklardan korumakla olur. Sağlığı yerinde olmayan bir insanın parasının, malının hiç bir kıymeti yoktur. Kanuni Sultan Süleyman, “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” diyerek sağlığın önemini çok anlamlı bir şekilde dile getirmiştir.

 

Parada, malda zamanda ve sağlıkta tutumlu olmaya çalışmalıyız. Böylece hem kendimize, hem ailemize, hem de milletimize yararlı birer insan oluruz. Bu, hem kendimize hem de yurdumuza karşı bir görevimizdir.

 

 

 

Tutumlu Olmak İçin 10 Neden

 

 

 

“Neden daha az harcamalıyım?”, “Eğer karşılayabiliyorsam neden satın almayayım?”, “Hayat geçip gidiyor, şimdi yapmayacaksan ne zaman?” gibi soruları sürekli kendimize sorarız. Bu sorulara cevap verirken gelirleriniz ve planlarınız arasındaki dengeyi sağlamanız gerekir. Tutumlu olmak da buna yardımcı olur. “Neden tutumlu olmalı” sorusunun cevabı sadece parayla ilgili değildir. Elbette para kazandırması olumlu bir etkisidir fakat tutumlu bir yaşam tarzı insana farklı faydalar da sağlar. İşte “Neden tutumlu olmalı” sorusuna 10 neden…

 

1- Kaynaklar kısıtlı olduğu için

 

Sadece yaz aylarında, barajlardaki su seviyesi azaldığında tasarruf ediyorsanız dünyadaki kaynakların nasıl tükendiğinden bihabersiniz demektir. Örneğin Türkiye’de kişi başına düşen tatlı su miktarı 1.430 m3‘dür. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için bu rakamın 8.000 – 10.000 m3 arasında olması gerekir ve Türkiye su zengini değildir! Peki Haiti’deki yoksul halkın çamurdan kek yapıp yediğini duydunuz mu?

 

Dünyadaki kaynaklar kısıtlı ve gittikçe de azalıyor. Her birey bu tüketimin bir parçası ve her birey yaşam tarzıyla bu tüketimi sürdürülebilir hale getirebilir.

 

2-Borç batağına saplanmamak için

 

Tüketim toplumunda sorun, yeniye olan merak ve hızlı tüketim alışkanlıklarıdır. Bu durum bütçesi yetmediği halde birçok insanı borç batağına sürüklüyor. Son verilere göre Türkiye’de kredi kart kullanıcılarının borcu toplamı 70 milyon dolara ulaştı. Bankalar borçlulardan ne kadar şikâyet etseler de reklamlarla yeni kartları pompalamaktan vazgeçmiyorlar. Hükümetlerin kredi kartı sözleşmelerinin harf boyutlarını büyütmesi de süreci durduramıyor. Çünkü bu tür sorunların çözümü yaşam tarzınızın bir felsefeye dayanması ile mümkün; tutumlu yaşam.

 

3-Kendinize daha fazla vakit ayırabilmek için

 

Bazı insanlar “Evet, ben alışveriş yapmayı çok seviyorum ama bunun için de normalden fazla çalışıyorum” diyebilir. Fakat normalden fazla çalışan insanların kazandıkları parayı nerede, ne zaman ve nasıl harcadıkları önemlidir. Bu şekilde düşünenlerin şu sorularla yüzleşmeleri gerekir: Sevdiklerinize ve kendinize yeteri kadar vakit ayırabiliyor musunuz? Bazı şeyleri yapmak için geç kalmadınız mı? 50-60 yaşında dünya turu yapmak yerine 25-30 yaşında yapsaydınız ne kazanırdınız? Çok çalışarak hayatta neleri erteliyorsunuz?

4-Çevreye daha az zarar vermek için

 

Bazen otomobilinizi kullanmak yerine biraz yürümek veya bisiklete binmek, tasarruflu ampul kullanmak, A sınıfı enerji etiketli beyaz eşya almak gibi davranışlar tutumluluk örnekleri olduğu kadar çevreci davranışlardır da.

 

5-Daha kolay birikim yapabilmek için

 

Tutumlu davranışlarınızla birikim yapmanız elbette daha kolay olacaktır. Çünkü karşılayabildiğiniz sürece tüketmeyecek, ihtiyacınız kadar tüketeceksiniz. Ayrıca tutumlu olmak finansal açıdan bazı alışkanlıklar edinmenizi ve daha planlı olmanızı sağlayacaktır.

 

6-Hayatta kalabilmek için

 

Tutumlu insanlar birçok şeyi kendileri yapmaya çalışırlar. Eğer bilmedikleri bir konu varsa öğrenirler. Araba tamir etmeyi, ev boyamayı, yemek yapmayı, organik tarımı… Bu tür beceriler insanı zor durumlara (deprem, kaza, hastalık, işsiz kalmak vb.) daha hazırlıklı yapar. Örneğin hiç lastik değiştirmemiş birinin araç lastiği ıssız bir yerde patlarsa ne olur?

 

7-Sağlıklı yaşamak için

 

Artık her şey hazır! Çorbalar, köfteler, yoğurtlar… Tamam bu durum insanlara zaman kazandırıyor ama bir yandan da kolaycılığa itiyor ve tembellik alışkanlık haline gelebiliyor. Örneğin yemek yapmak için vakit varken bile pizza söylemek insanın daha kolayına geliyor. Tutumlu yaşayarak spor yapabilir (daha fazla yürüyerek, bahçıvanlık yaparak…), kilo verebilir (daha sağlıklı yeme alışkanlıklarıyla), rahat uyuyabilirsiniz (ödemeler rüyanıza girmez).

 

8-Öğrenmek için

 

Ne kadar çok şeyi kendiniz yapabilirseniz o kadar çok şey öğrenirsiniz demektir. Böylece birçok konuda becerileriniz gelişir ve kendinizi daha başarılı hissedersiniz. Bir yandan da çevrenizdekilerle bu bilgilerinizi paylaşıp popülerliğinizi artırabilirsiniz.

 

9-Üretici olmak için

 

Tutumlu yaşarken harcamalarınızı veya tüketiminizi azaltmak için sahip olduklarınızı nasıl değerlendirebileceğinizi düşünürsünüz. Bu da sizi zamanla daha yaratıcı yapar. Eski bir sandalyeyi atıp yerine yenisini almak yerine bir kaç küçük dokunuşla çok hoş bir hale dönüştürebilirsiniz.

 

 

 

10- Her şeyin kontrolünüz altında olması için

 

Kendi başınıza ne kadar çok şey yaparsanız hayatınız o kadar çok sizin kontrolünüzde olur. Eğer tamiratınızı kendiniz yaparsanız ustanın sizden yapmadığı bir hizmet veya kullanmadığı bir parça için para talep etmesini önleyebilirsiniz. Kendi yemeğinizi kendiniz pişirir veya sebzenizi kendiniz yetiştirirseniz yiyeceklerinizin içindeki maddelere daha çok hâkim olursunuz.

 

Havanın, suyun, ağacın, enerjinin,

 

Kıymetini bil,

 

Yokluğa düştüğünde

 

Dövünmenin, üzülmemen için, Tutumlu ol.

 

 

 

HAYVANLAR BİLE TUTUMLU

 

Geleceğini hayvanlar bile düşünmektedir. Mesela arılar kışa hazırlık için bal yapar, tilkiler kış için önceden avladıkları tavuk, kaz v.b.ni belli bir yere gömer ve kışın da bunları yiyerek hayatta kalır. Sincaplar ise topladıkları palamutların bir kısmını yerken büyük bir kısmını ağaç kovuğundaki yuvalarına depolarlar. Böylece kışın aç kalmazlar.

 

 

 

TASARRUF İÇİN ÖRNEKLER

 

-Okul kıyafetlerinizi temiz ve ütülü muhafaza ediniz.

 

-Ayakkabılarınızı dikkatli kullanın ve boyalı tutunuz.

 

-Okul araç ve gereklerinizi iyi muhafaza edin ve dikkatli kullanın. Sınıfımızda bulunan araç gereçleri dikkatli kullanmalıyız. Ders araçlarını kullandıktan sonra yerine koymalıyız. Sıralarımızın üstünü karalamamalıyız. Sınıfımızın duvarlarına resim çizmeliyiz. Okulumuzdaki eşyaları temiz, düzenli olarak kullanmalıyız. Okuldaki kaynakları israf edersek diğer öğrencilerin bu kaynaklardan yararlanması engellenir.

 

-Evde elektriğin gereksiz kullanılmamasına özen gösterin. Elektriği açık bıraktığımızda hem elektriği hem de paramızı israf etmiş oluruz.

 

-Muslukları kapalı tutun; dünyada kuraklığın artması ve küresel ısınmada düşünüldüğünde su tasarrufu sadece kişisel ve ailesel değil ülke çapında önemli ekonomik ve politik bir önlemdir ve katkıdır. Örneğin dişlerimizi fırçalarken suyu israf etmemeliyiz.

 

-Gereğinden fazla abartılı harcama yapmayın yalnızca kendinizi düşünmeyin.Unutmayın ki sizin zayi ettiğiniz yiyecek ve kıyafetler başkalarının ihtiyacı olabilir.

 

 PRATİK BİLGİLER

 

_ Öncelikle tasarrufa faturalardan başlamak gerek.. Evde gereği olmadıkça yanan lambaları söndürerek işe başlayabilirsiniz.. (askeriyede vardır ya lüzumsuz ise söndürünüz diye :) )
_ Doğal gaz kullanıyorsanız, koridor, banyo ve kullanılmayan odalardaki petekleri kapatarak faturayı yarı yarıya düşürebilirsiniz..
_ Su tasarrufu için pek çok yöntem var.. Sifonun içine 2.5 lt lik pet çiçe koyabilirsiniz.. Böylece her sifonu çektiğinizde daha az su harcamış olursunuz..
_ Bulaşıklarınızı ve çamaşırlarınızı elde değil de makinede yıkayarak daha az su harcamış olursunuz..
_ Tasarruflu ampul kullanabilirsiniz..
_ Dibinde az kalan şampuan ve duş jellerinizi suyla çoğaltabilirsiniz..
_ Dibinde az kalan ojelerinizi birkaç damla asetonla yumuşatıp çoğaltabilirsiniz..
_ Eskiyen kıyafetlerinizi atmak yerine kesip biçerek değişik kombinasyonlar yaratabilirsiniz..
_ Su kaynatmak için ocak değil de cattle kullanabilirsiniz..
_ Bayatlamış ekmeklerinizi kızartıp kahvaltıda yiyebilirsiniz, ya da köfte içine koyabilirsiniz..
_ Kullanılmış pillerinizi değerlendirebilirsiniz.. Örneğin fotoğraf makinanızın pili bittiyse aynı pilleri kumandaya taktığınızda 2-3 hafta kadar çalıştırdığını göreceksiniz..

 


* Buzdolabınızı, evinizde ısı veren soba, kombi ya da ocağınızın yanına koymayınız. Bu şekilde % 10´luk bir enerji tasarrufusağlayabilirsiniz...

* Çelik tabanlı tencereler daha geç soğuduğundan, pişirdiğiniz besin maddesine göre ocağınızı 3-5 dakika önce kapatarak enerji tasarrufunda bulunabilirsiniz...

* Buzdolabını sürekli açıp malzeme almak yerine, bir defa açıp tüm ihtiyaçlarınızı dışarı çıkarırsanız enerji tasarrufu yapabilirsiniz...

* Yiyecek malzemelerinizi ekonomik fiatlarla almanız iyi bir fikir ama yemeği daha da ekonomik pişirebilmek için su, elektrik ve gaz kullanımının da aldığınız ucuz malzemeyle doğru orantılı bir şekilde kullanıldığından emin olun...

 

* Yemek pişirirken düdüklü tencere kullanın. Bu şekilde enerji tasarrufu yaptığınız gibi yiyeceklerinizin besin değerini de korumuş olacaksınız...

* Buzdolabınızı evin en sıcak yerine koyarsanız, toplam enerji tüketiminiz % 25 artar. Derin dondurucudan alacağınız bir kâse buz parçasını dolabınızın ortasına koyun. Böylece % 5 daha az enerji harcarsınız...

* Tüketeceğiniz miktarda yemek pişirin. Alım gücünün düştüğü yıllardayız, israftan kaçının...

* Büyük bir ateşin üzerine küçük kap koymayın. Aksi durumda enerji kaybına sebep olursunuz. Ayrıca kabın altının temiz olmasına da dikkat edin...

* Yemek pişirme işlerinde alt kısmı düz olan tencere ve tava kullanın. Bu, ısınma süresini kısaltacaktır...

* Derin dondurucuda buz kalınlığının 7 milimetreden fazla olmasına müsaade etmeyin. Dolabın altında veya arkasında bulunan bobinleri yılda 2 defa temizleyin. Temizlemediğiniz takdirde % 25 daha fazla enerji tüketerek ancak uygun ısıyı elde edebilirsiniz...

* Yemeklerinizi ocakta pişirmeyi tercih edin. Ocaklarda yemek pişirmek, fırında yemek pişirmekten daha ekonomiktir...

* Bulaşıkları, bulaşık makinesine koymadan evvel soğuk suda çalkalayın...

* Bulaşık makinenizi yarı dolu veya aşırı dolu bir şekilde kesinlikle çalıştırmayın...

* Bilhassa yaz aylarında ısıyı ve nemi azaltmak için sabah veya akşam saatlerinde yıkama yapın. Bulaşıklar için maksimum 60 derece su ısısı yeterlidir...

* Makine çalışır durumdayken mümkünse mutfakta ve banyoda aşırı su kullanmayın...

* Saçlarınızı havlu ile iyice kuruladıktan sonra saç kurutma makinesini kullanın...

* Çamaşır makinenizi tam doluyken çalıştırın...

* Çamaşırları yıkarken sıcak su yerine ılık su kullanın. Elektrik enerjisinin % 90´ı suyu ısıtmada harcanır. 30-40 derece su sıcaklığı, çamaşır için en uygun sıcaklıktır. 

 

Her evde yılda 150 ton suyu kurtarmak mümkün

- Sebze ve meyveleri akan su yerine su dolu kapta temizle: 18 ton

- Tabak çanağı elde yıkama, bulaşık makinesini kullan: 40 ton

- Diş fırçalarken ve tıraş olurken suyu akıtma, musluğu kapat: 48 ton

- Ayarlanabilir duş başlığı kullan ve duş süresini 1 dakika kısalt: 18 ton 

- Biri az, diğeri çok olan iki hazneli tuvalet rezervuarını tercih et: 17 ton 

- Çamaşır makinesini gereksiz kullanma, tam dolu olarak çalıştır: 9 ton

 

HİKAYE (ÖRNEK OLAY)

 

´5 yaşında idim.
Rahmetli babaannem pirinç ayıklıyordu.
Bir tane yere düştü.
Babaannem eğildi, aramaya başladı. 
Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu .
Çocukluk iste, 
-Aman babaanne dedim.
- Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi?
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu. 
-Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun, ´ dedi. 
- Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?´
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. 
Aradan yıllar geçti. 
Hukuk Fakültesinde öğrenciyim.
Alain´in proposlarini okuyorum.
Birden irkildim.
Babaannemi hatırladım.
Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu. 
İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanin alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu.
On dokuz yıl evveldi.
Stockholm´e gitmiştim. 
Bir otele indim.
Geceydi.
Sabahleyin, traş olmak için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm. 
´Lütfen traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın, yanda bir kutu var oraya bırakın, bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun´ diyordu.
Doğrusu hayretler içinde kaldım.
Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. 
Birçok eşya üzerinde´ İsveç çeliğinden yapılmıştır´ diye yazardı. 
İste o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu. 
İsviçre´de zaman zaman, belli periyotlarda radyolar, televizyonlar bir haberi duyurur. 
´Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın.
Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete varsa, kâğıt, ambalaj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun. İsviçre´nin kalkınmasına yardımcı olun. Fazla ağaç ziyanına engel olun.´ 
Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı yasayan insanlardır.
Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş, hayatın manasını anlayamamış, zavallı kimselerdir.
Böyleleriyle; evini mezat salonuna çevirmiş zavallı, diye eğlenirler. 
Bir insanin gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır. 
Vaktiyle Japon ekonomisi darboğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor.
Zamanın başbakanı meclisi toplar. 
Kürsüye çıkar.
Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve; 
-Şu andan itibaren der, 
-Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim.
-Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.
Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. 
Japonya bütün borçlarını öder. Bu durumun toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok.
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm.
Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, ne kadar gösterişten uzak...

 

Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan bos yere akıtmakta, gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz? 
*Hayat çok ince, akil almaz incelikte ipliklerle örülmüştür. Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki, İlkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım.
Bir mıh bir nalı kurtarır.
Bir nal bir atı, bir at bir komutanı, 
Bir komutan bir orduyu,
Bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu.. 
Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım ister fakir, hepimiz çok dikkatli olmak zorundayız.
Burada parayı da, maddiyatı da aşan büyük bir edep ve incelik vardır.

 

 

 

Tutumlulukla İlgili Atasözleri

Ak akçe kara gün içindir.

Ayağını yorganına göre uzat.

Damlaya damlaya göl olur.

Har vurup, harman savurma.

İşten artmaz, dişten artar.

Sakla samanı, gelir zamanı.

Ekmek olmayınca, yemek olmaz.

Gençlikte taş taşı, ihtiyarlıkta ye aşı. 

Yerli malı Türk’ün malı, her Türk onu kullanmalı

Ayağını yorganına göre uzat.

Tutumlu olan kimse fakir olmaz.

Bugünün işini yarına bırakma.


Güvenme varlığa, düşersin darlığa.

 

 

 

RAKAMLAR NE SÖYLÜYOR?

 

 

Ülkemizde yılda çöpe atılan 2,1 milyar adet ekmeğin parasal değeri 1,5 milyar tl.bu para ile yılda 500 tane okul  veya 80 tane hastahane yapılabiliyor

Yılda yaklaşık 10 milyon insanın açlık ve yetersiz beslenmeden öldüğü tahmin edilirken, yaklaşık 1 milyar insan açlık çekiyor, dünya çapında 1,3 milyar ton yiyecek, çöpe atılıyor. Gelişmiş ülkelerde çöpe atılan gıdaların yüzde 40’ı, aslında yenebilecek durumda.

Gelişmekte olan ülkelerde yılda 150 milyon ton buğday heba oluyor. Bu kayıp, tüm fakir ülkelerdeki açlığı ortadan kaldırabilecek buğday miktarının altı katını oluşturuyor.

 

Türkiye´de her gün 120 milyon ekmek üretiliyor.

Bu ekmeklerin yaklaşık 12 milyonu çöpe gidiyor.

Türkiye günde 2,6 milyon YTL zarar ediyor.

Yıllık ekmek üretimimiz 44 milyar adet ekmek. Bunun 40 milyarı tüketiliyor, 4 milyarı çöpe gidiyor.

Her yıl ekmeğe 7 milyar dolar ödüyoruz.

Yıllık çöpe giden ekmek maliyeti 700 milyon dolar.

İstanbul´da günde 2 milyon ekmek çöpe gidiyor.

Ankara ve İzmir´de 600 biner ekmek israf ediliyor.

İsrafta yüzde 70´le iş yerleri, hastane, yatılı okul, yurt, otel ve lokantalar ilk sırada.

 

Dengesiz su tüketimi gelecekte ne gibi tehlikelere yolaçabilir?

 

İçme, kullanma ve tarım için hizmetimize sunulan suyun dengesiz ve israf edilerek kullanılması, şu an bile tehlikeli boyutlara ulaşmış iken, gelecekte nasıl bir susuzluk yaşayabileceğimizi iyi araştırmamız ve bu hususta bazı tedbirler almamız gerekmektedir.
New Scientist dergisinin 25 Şubat 2006 tarihli sayısında yer alan bir makalede belirtildiği gibi, yağan yağmur miktarı bazı bölgelerde ziraî ürünlerin yetiştirilmesinde yeterli olmadığı için nehirler, göller veya barajlar gibi yerüstü sularından pompalar veya kanallarla sürekli su çekilmektedir. Sulamada yerüstü sularının yetmediği durumlarda ise yeraltı suları kullanılmaktadır. Yeraltı sularının çok fazla çekilmesi, tatlı su kaynaklarının dengesinin bozulmasına sebep olacağı için, gelecekte ciddi su sıkıntısının başlıca sebebi olacaktır. Bu da Mukaddir olan (her şeyi bir ölçü ve dengede yaratan) Allah’ın (cc) koyduğu nizamın, imtihan sırrı gereği, insanlar tarafından bozulması sebebiyle meydana gelmektedir. Bilhassa Hindistan, İran, Endonezya, Pakistan ve Çin gibi kalabalık ülkelerde, halkın gıda ihtiyacı yeraltından çekilen su ile yapılan ziraatle karşılanabilmektedir. Ancak, artan nüfusla birlikte su tüketimi de sürekli arttığı için su kaynaklarının geleceği açısından tehlikenin boyutu ciddi olarak artmaya devam etmektedir. Bu ülkelerde ziraat için yeraltından çekilen su miktarı, 400 km3 (400 milyar ton ) civarındadır. Bu miktar, yağmurla takviye edilen suyun iki katı kadar olduğu için ve gölleri ve nehirleri besleyen yeraltı sularının azalması sebebiyle, bu ülkelerdeki nehirler ve göller kurumaya başlamıştır. Sadece bu ülkelerde yeraltından çekilen su miktarı, bütün dünya ülkelerinin çektiği su miktarının yarısından fazladır.

 

 

 

 

Merkez Mah. Cumhuriyet Cad. Hükümet Konağı Kat4 Adaklı/Bingöl - 0 426 611 22 84

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.